UMUDUM VAR ÇÜNKÜ RABBİM VAR

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

 

….Bir rivayete göre ayrık otu; yedi yıl bir kayanın üzerinde kırk yıl mahsur kalır ama yine de kurumaz. Toprağa kavuşmayı bekler. Toprağına kavuşur ve ‘’Neredeyse kuruyacaktım’’ dercesine arsızca büyümeye devam eder. Etrafında bulunan tüm otları uzaklaştırmayı başararak yayıldıkça yayılır. Bulunduğu mekânı sahiplenir. UMUT böyle bir şey işte…. 

 Evet ! Umudum var. Yeniden bahar gelecek, çiçekler açacak, kuşlar ötecek, çocuklar koşup oynayacak. Bizler özgürlüğün, sağlığın, huzurun tadını daha iyi bilip ona göre yaşıycaz. Sevdiklerimizle acı kahveyi; kırk yıl değil seksen yıl olsun dercesine yudum yudum tadını alarak içeceğiz. 

Korkularımda var tabi ki sevdiklerim adına, ülkem adına, dünya adına… Korkmaya başlayınca dur diyorum nefsime KORKMA SENİN ‘’KÜN FEYEKÜN’’ RABBİN VAR. Bu da bir sınav ağır bir sınav ama mükemmel bir örnek şahsiyet olarak insanlığa armağan edilen Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’in hayatı kadar çileler ve ıztıraplar kadar ağır mı? Nitekim kendisi bu hâlini;

 “…Allah yolunda hiç kimsenin görmediği eziyetlere mâruz kaldım…”(Tirmizî, Kıyâmet, 34/2472) buyurarak ifâde etmişlerdir.

Ancak çektiği çilelerin hiçbiri, Allah Resul’ünün Rabbime olan sığınmasına, ibadetine engel olmamış bilakis daha da arttırmıştır.. O, bütün bunları büyük bir olgunluk ve rıza hâliyle karşılamıştır.

Sınavımız, derdimiz HZ. Âdem ile Hz. Havva ‘nın ki kadar ağır mı? Bir düşün. Hz. Âdem(as) ve Havva yasak meyveyi yedikten sonra yeryüzüne indirildiler. Cennet gibi bir hayattan daha zor şartların hüküm sürdüğü bir dünya hayatı yaşamaya başladılar. Burada uzun bir süre tövbe ve istiğfar ile meşgul oldular. Yaptıkları hatadan dolayı Allah’tan özür dileyip senelerce üzüntü içinde af ve mağfiret dileyerek ibadette bulundular. Her günü af edilme umuduyla yaşadılar. 

Nihâyet: 

رَبَّنَا ظَلَمْنَا أَنْفُسَنَا وَإِنْ لَمْ تَغْفِرْ لَنَا وَتَرْحَمْنَا لَنَكُونَنَّ مِنَ الْخَاسِرِينَ 

“…Ey Rabbimiz! Biz kendimize zulmettik. Eğer bizi bağışlamaz ve bize acımaz­san, mutlaka ziyan edenlerden oluruz.” (el-A’râf, 23) diye duâ ettiler. Ayrıca rivâyete göre Fahr-i Kâinât Efendimizle tevessülde bulundular. Neticede Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhive sellem-’in rûhâniyetine sığınarak O’nun bereketiyle ilâhî affa mazhar oldular. 

Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz biz ümmetine de her halimiz de yapmamız gerekeni ise şu şekil de buyurmuştur.

 “Bir kimse istiğfârı dilinden düşürmezse, Allah Teâlâ ona her darlıktan bir çıkış, her üzüntüden bir kurtuluş yolu lûtfeder ve ona ummadığı yerden rızık lûtfeder.” (Ebû Dâvûd, Vitir, 26/1518; İbn-i Mâce, Edeb, 57; Ahmed, I, 248; Hâkim, IV, 291/7677

Bugün de biz Âdemoğulları pes etmeyelim. Bu sabah uyandıysak UMUT var. Hiçbir şey yapamıyorsak da tövbe edelim. Ayrık otunu, Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimizi, Hz. Âdem’i- Hz. Havva’yı düşünelim. Bize emanet olan bu can yaşadığı sürece UMUDUMUZ OLSUN ÇÜNKÜ RABBİMİZ VAR. 

Hadi derin bir nefes al, yavaşça ver. Hayatını düşün günahlarına tövbe et, yapmadıkların için pişman olma kalk ve daha iyisini yap.

RABBİNE GÜVEN TEVEKKÜL ET.. 

“…Ey Rabbimiz! Biz kendimize zulmettik. Eğer bizi bağışlamaz ve bize acımaz­san, mutlaka ziyan edenlerden oluruz.” (el-A’râf, 23) 

Adım Huzur

UMUDUM VAR ÇÜNKÜ RABBİM VAR
Giriş Yap

Boyabat Manşet - Halkın İradesi ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!