Sizi gidi çok bilmişler sizi!

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Birçok insan, birçok konuda bilgi sahibidir.

Ne sorarsanız sorun, muhakkak bir yorum ve tavsiyede bulunur.Bilse de durum böyle, bilmese böyle.

Politika dersiniz, benim bildiğim doğru der, yorum yapar.Güzel ahlak dersiniz, bilmiş havasında, öğüt verir. Kültürel şeylerden bahsedersiniz, canlı tarih(!) olur. Sosyal hayattan ve aileden bahsedersiniz, mutlu aile tablosunu oluşturur. Vatan, millet, bayrak dersiniz, duyarlılık timsali kesilir, sözüm ona, aslan olur.

Her konuda, konuşur da konuşur?

İstersiniz ki, bir an önce kalkıp, elini öpelim, heykelini dikelim.Siz onun bu durumundan etkilendikçe, o daha çok atıp-tutar.

Zamanla görürsünüz ki, hepsi sadece kuru bir “laf yığını”?

Politikayı çıkarları için kullanır.

Duyarlı geçinen bu kişiler,menfaat ve çıkar düşüncesiyle,biraz daha para kazanma hırsıyla, ne vatanı, ne de milleti umursar.

Çünkü onun hırsı daha çok para kazanıp, daha çok güç elde etmektir.

Bu konularda ağzının iyi laf yapmasının sebebi ise, toplumda kabul görünme isteği ve insanların ona olan bakışını yönetip, örnek teşkil etmeye çalışarak, aslında egosunu tatmin etmektir.

Bu çabayla hırslanıp, “ben” diyen insanlar, hep mutsuz ve doyumsuz yaşarlar.

Çünkü onlardaki benlik, nefis benliğidir. Onlar hakkı-doğruyu ya da savundukları fikirleri değil kendilerini kabullendirmek isterler.

Bilmişlikleriyle insanları etkileyip, yönetmek isterler. Böylelikle de güç gösterisi yaparak, herhangi bir eleştirinin olmaması içinde, göz korkuturlar.

Ama nereye kadar?

Sizin savunduğunuz fikirlerin, somut delilleri yoksa nereye kadar ispat etmeye çalışacaksınız?

Ya da eleştirdiğiniz düşünce, olgu ve sistemler karşısında çözümleriniz olmazsa, insanları nereye kadar etkilediğinizi düşüneceksiniz?

Konuştuğunuz ya da doğru görerek savunduğunuz her fikri insanlara anlatmak ve onları ayıktırmak gibi bir derdiniz yoksa geride ne bırakabileceksiniz?

Anlattığınız ve savunduğunuz şeyler, hayatınızda görünmüyorsa kimi inandırabileceksiniz?

İnsanlar görünüşleriyle karşılanır, sohbetleriyle uğurlanır, yaşayış biçimleriyle de kabul görünür.

Eğer toplumda kabul görünmek istiyorsanız, savunduğunuz şeyleri hayatınıza geçirip, eleştirdiklerinizden uzak durmalısınız.

Eğer böyle yaparsanız, saygı görürsünüz.

İnsanlar sizi benimser. Sizi benimseyenler de aslında sizin benliğinizde, savunduğunuz şeyleri benimser. Belki kabul eder, belki etmez ama size yaklaşarak, fikirlerinize de yaklaşmış olur.

Bir süre sonra da o fikirleri kendi savunur.İşte bu durum çok önemli! Çünkü savunduğunuz düşüncelerle size yaklaşanlar, sizin yapmış olduğunuz, kişisel hatalarla da sizden ulaşırlar.

Dolayısıyla da o fikirlerden ve savunduğunuz şeylerden uzaklaşmış olurlar.İşte bu sebeple, savunduğumuz ve inandığımız şeyleri kendi benliğimizde canlandırdığımızı düşünerek, işlediğimiz bir hatayla onu öldürmemeye gayret gösterelim.

Eğer ki güzel ahlakı savunuyorsak insanlar bize bakarken bunu görmeli. Ya da enfes bir yemek tarifi veriyorsak, soframıza gelenler bunu tatmalı. Doğruluktan ve dürüstlükten bahsediyorsak, geride bırakacak ne bir zaafımız ne de büyük bir hatamız olmalı.

Her şeyi bilmek zorunda değiliz.

Ama bildiklerimizi savunmak ve uygulamak zorunda olduğumuzu hissedip, bu prensiple kabul görünebileceğimizi unutmamalıyız..!

 

Vesselammm…

 

“köşe yazısı”

Sizi gidi çok bilmişler sizi!
Giriş Yap

Boyabat Manşet - Halkın İradesi ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!